YAŞAM HAKKI
YAŞAM HAKKI
İnsanların olduğu gibi tüm canlıların haşama hakkı vardır ama bütün canlıların yaşam hakları insanların eline geçmiş istediklerini yaşatırlar istediklerini ortadan kaldırır duruma gelinmiştir.
Vahşi hayvanlar zaman zaman saldırdıkları canlıları yerler ya da canlarını alırlar, ama aç oldukları için yada kendileri için tehlike arzettikleri için bunu yaparlar.
İnsanlar ne yapıyorlar, başkalarını yaşam haklarını ellerinden alarak kendi yaşamlarına yaşam katmaya çalışıyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Kurban Bayramı ve kurman kesme olayı yaşandı.
Bazı inançlar ve dinler kurban kesmeyi inancın bir gereği yada emri olarak kabul ederler ve dilekleri yerine gelmesi için veya dilekleri yerine geldiği için kurban kesiyorlar ve de kestiler.
Kurbanı keserken onun da bir canlı olduğunu düşünmeden,acımadan sadece inancın gereği diye keserken bir de mutlu oluyorlardı.
Bir canlının bir başka canlının yaşam hakkını elinden alması kabul edilir bir anlayış yada inanç olmamalı fakat oluyor hem de aşırısına kaçarak.
İnancın gereği olarak yapılan bu uygulama artık insanların birbirlerini kesmesine kadar uzandı.
Dünyayı sömüren,kanını emen devletlerden sonra şimdilerde acından ölen ülkelerin insanlarına verilen eğitim gereği inançları adına artık insanları kesmeye başladılar.
Dünyanın gözleri önünde kameralar karşısında yaşanan bu vahşete neredeyse bütün devletler ses çıkartmıyorlar.
Bireysel yada örgütsel duyarlılık gösteren insanlara da devlet yönetimleri oldukça ağır darbeler vurarak seslerini kesiyorlar.
Başta AB olmak üzere birçok devlet olayları kınamakla yetiniyorlar, yapacağımız başka bir şey yok denilmektedir.
Özellikle Orta doğuda yaşanan olaylar bir vahşet ve bunlara çanak tutanlar ise o vahşetin yaşandığı ülkelerden güçlü olan yada güçlü olma mücadelesi veren ülkelerdir.
ABD yıllarca böyle fırsatları kollar ve yakaladığı fırsatı da en iyi bir şekilde değerlendirir. Ortadoğuyu kan gölüne çevirirken istediği mevziileri de eline rahatlıkla geçirmiş oldu.
Bütün bu yaşananlara başta Türkiye olmak üzere birçok ülke ya destek veriyor yada seyirci kalıyor.
Bu seyirler uzun sürmüyor bakıyorsunuz ki ucu size ulaşmış ve ta içerilere kadar girmiş bile oluyor.
Bir taraftan besleyip büyültülen Işid gibi bir bela, diğer taraftan Işid karşıtları sokağa dökülüyor ama ne yazık ki tam da bu noktada sözde dinsizlere karşı bir grup çıkıyor ve başlıyor göstericilere saldırmaya.
Yaşanan olaylar karşısında polis adeta aciz durumda kalıyor. Haber muhabirlerinin verdikleri bilgilere göre Polis göstericilere gösterdiği tepkinin yarısı kadar Işid yanlıları olarak bilinen yada protestoculara tepki gösteren azınlığa ses çıkartmıyor.
Aslına bakılacak olursa bin yıllardır din savaşları Ortadoğu çıkışlı ve dine gereğinden fazla bağlı olan topluluklar bu konuda daha hassas ve daha acımasız olmaktadırlar. Şu an yaşanan olaylara bakıldığında Suriye,Irak,Türkiye bölgesinde kimin eli kimin cebinde belli değil. Kim kime nasıl destek verdiği çok açık ortada. Ezidilerle başlayan katliam Kürtlerle başlayıp Şiilerle devam edecek ve bölge bunlardan temizlendikten sonra da İslami anlayıştaki farklılıklar gerekçe gösterilerek daha da sıcak bir atmosfere doğru gidilecek.
İşin özü kimin nasıl inandığı için katledildiği değil katledilenlerin İnsan ve canlılar olduğu unutulmamalıdır.
Yurdumuzun öncelikle Doğu bölgesi olmak üzere her bölgeden başlayan tepkiler, sokağa çıkmalar ve Devlet güvenlik güçlerinin bu olaylar karşısında sert tutumu ve birkaç gün içerisinde iç çatışmalar sonucu onlarca insanımızın hayatını kaybetmesi görmezde gelinecek bir hadise değildir.
Devlet devlet olmanın gereklerini derhal yerine getirmeli, ben ne desem o olur yada ben bildiğimi yaparım mantığından kurtulup soruna çözüm için derhal bütün siyasi partiler başta olmak üzere Demokratik Kitle Örgütlerini,Sivil Toplum Kuruluşlarını bir araya toplayarak her kesimin görüşünü almalı.
Kim kimden ne istiyor bunu açık seçik tartışabilmelidir ki soruna çözüm yolları belirlenebilmeli. Aksi halde akan kan durmaz ve akan kan sel olursa o selin içerisinde boğulanlar da çoğalır.
İnsanların yaşam haklarının ellerinden alınması kimsenin haddi olmamalı.
9.10.2014
Abbas Tan