İSLAMIN İÇ SAVAŞI SOSYALİSTLERİ VURDU
İSLAMIN İÇ SAVAŞI SOSYALİSTLERİ VURDU
Abbas Tan
Geldi gelecek,geldi geliyor derken sonunda geldi ve ülkeye yerleşti.
Bugün gelip yerleşmedi,yıllar önce gelmişti.
Arap baharı denildiği günlerde biz bunun faturasının bize çıkartılacağını, bedellerini bizlere ödettireceklerini yıllar önce yazıp söylemiştir.
Arap baharının ülkemizi yaprak dökümü,hazan olacağını yazmıştık.
Aslında bu sonucu yıllar önce bizler görürken,bizi yönetenler ya göremiyorlardı yada görmek istemiyorlardı.
Adına Işid deyin,terör örgütü deyin,Dinci çete deyin,milliyetçi çete deyin ne derseniz deyin fark etmez.
Sıradan bir örgüt olmadığını bilmeyen yoktur. Öyle bir devletin yada birkaç devletin desteği ile yola çıkan bir örgüt değildir Işid.
Ellerinde her ülkenin parası var, her ülkenin silahı var,her ülkenin insanı var. Her ülkenin istihbarat bilgileri var, bir şeyi yok gözüküyor oda Devleti.
Aslında devleti de var hem de öyle bir devlet ki sınırı olmayan tüm İslam mensuplarının yaşadığı ülkelerin tamamı.
Birinci önceliği,İslam içerisinde kendileri gibi inanmayan,kendileri gibi yaşamayan Müslümanları temizlemek sonra da sıra diğer inanç ve milliyetlerde.
Arap rüzgarı güneyden kuzeye doğru ilerlerken sesleri çok net duyuluyordu.
İcraatlar başlamıştı halk isyan ediyordu ama duyan yoktu.
Reyhanlı’da yaşanan olaydan sonra dönemin Başbakanı çıkıp “elli üç Müslüman öldürüldü” derken ne demek istiyordu acaba?
Reyhanlı’dan sonra Kobane,Roboski,Rojova,Adana,Mersin,Diyarbakır sonra da Suruç.. saldırıları peş peşe gelmeye başladı ama hala ciddi bir önlem ortada yoktu.
İnançsal olarak yok ettiklerine artık kendileri gibi siyasi düşünmeyenleri eklemek gelmişti.
İstanbul’dan masum duygularla, iyi niyetlerle yola çıkan bir gurup vardı Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu gençleri idi.
Birilerinin ellerinde silahlar varken bu gençlerin ellerinde kitap vardı,kağıt,kalem vardı. Dahası çocuklar için oyuncaklar vardı.
Amaçları insanca hizmetti.
“Beraber savunduk,beraber inşa ediyoruz” sloganı ile yola çıkan gençlerin hedefi çok netti.
1000 fidan dikmek, kütüphane yapmak,çocuk parkı inşa etmekti. Bunun için Kobane’ye gitmek üzere yola çıkmışlardı.
Suruç’ta sabahın erken saatlerinde güneş, insanları,insanlığı,doğayı aydınlatırken,ısıtırken gençler de sevgi seli ile Suruç’u aydınlatıyordu. Kahvaltı masası etrafından dünyaya gülücükler gönderiyorlardı.
Bir anda olan oldu.
Ellerinde Kitap ve çocuk oyuncakları ile Suruç’ta Amara Kültür Merkezi önünde sevgi seli varken şimdi Amara Kültür Merkezi önünde Siyah Bayrak var.
Başbakan “ortak Deklarasyon” diyor,Deklarasyon diyeceğinize Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin Genel Başkanlarını derhal Başbakanlığa çağırarak bir arada durum değerlendirmesi yaparak ortak deklarasyonunu kaleme alsanız ya, sayın Başbakan dört siyasi Partinin Genel Başkanlarını bir masa etrafında toplama gücünü kendisinde göremediği için bu kadar önemli bir günde bu liderleri bir araya getiremiyor sadece deklarasyona imza atın diyor ve hala Başbakanım diye ortalarda dolaşıyor.
Siyasiler hala ne yaptıklarını yapacaklarını bilemezlerken Onlar Ölüme Gülerek Gittiler.
Bu gençler geleceğe hizmet için varlardı,çünkü aralarında
4 tıp
6 hukuk
6 sosyoloji
8 psikoloji öğrencisi vardı, pırıl pırıl gençler katledildi.
Bu gençler Sosyalist gençlerdi. Artık İslamı farklı algılayanlar gerilerde kalmış sıra diğer inanç ve siyasi düşüncelerdi.
Burada verilen ciddi bir mesaj var.
Bir pankart herkesin dikkatini çekmiş olmalı.
“Beni ağlatan acı seni güldürüyorsa kardeş değiliz.”
Sıra diğerlere geldi demişti.
Solcular,Sosyalistler,Ezilenler,Aleviler,Kürtler,masum Türkler,yok sayılan diğer azınlıklar sizlere ciddi mesaj vardır bu olayda. Özellikle bu olaylarda kullanılan tetikçilerin kimler olduğuna çok iyi bakın. Ailelerinin kimler ve neler söylediklerini biliniz ve herkes aklını başına alsın. 21.07.2015