DEĞİŞİMİN ZAMANI

 

DEĞİŞİMİN ZAMANI

 

Abbas Tan

Her kurum hatta işletmelerde dahi uzun bir süre aynı görevde bulunan yönetici bir süre sonra üstün performansını yitirmeye başlar.

Büyük ümitlerle iş başına getirilen bu insanlar sonunda yalpalamaya, aksamaya, aksatmaya başlar.

Etrafına toplanan bir gurup, onun zaaflarından yada eksiklerinden yararlanarak yönlendirmeye çalışırlar

 

Bir insan bir yanlış yapmaya başlayınca da devamı gelir. Bu eksik yada yanlışlar sadece kendisine değil temsil ettiği veya yönettiği kuruma, topluma zarar verir.

Bunun örnekleri oldukça fazla.

En fazla örnek ise siyasi partilerde, Sendikalarda, Vakıflarda ve Deneklerde görülür.

Son birkaç yıl içerisinde yapılan yanlışlardan kaynaklı ciddi değişiklikler yaşanmaya başlandı.

Siyasette bunu görüyoruz ancak bu değişim tabanın isteği ile değil birilerinin isteği  ile yaşamaktayız.

Tek adamlığa gidilen yolda bu tip değişimler kendi tabanından çok da tepki görmüyor.

Bizim işimiz Siyasi partiler değil, içerisinde bulunduğumuz ve üyesi olduğumuz kurumlardır.

 

Ülkenin en güçlü Demokratik Kitle Örgütlerinin başında  Alevi örgütleri gelmektedir.

Bağımsız ve Şubesiz dernekler, çok şubeli Dernek ve Vakıflar, Federasyon ve bileşenleri birer güçtür.

Bu güç, kontrollü ve  çok iyi yönetildiği vakit amaç ve ilkelerini çabuk ulaşır.

İyi yönetilmediği vakit kontrolsüz güç olur ki. “Kontrolsüz güç, güç değildir.”

 

Günümüz şartlarında Alevi hareketi bu noktaya doğru ilerliyor ve bu hareketi yönetenler de biz ne dersek öyle olur mantığı ile davranıyorlardı.

Birkaç kafadar ortaya çıkıyor, yanlarına da siyasi bir gücü alabiliyor ise Dünyayı ben yarattım diyordu.

Sonuçta taban buna dayanamaz oldu, mırıldanmaya başladı, yine duymak istemediler. Duyduklarında da bunların sesini kesmek için bu dönem sen gel benim yerime otur, sonra tekrar eski düzene getiririz denilmeye başlandı.

Davul birinin omuzunda, tokmak bir başkasının elinde davranmak istediler ama kazın ayağı öyle değildir.

Sen olma da kim olursa olsun mantığı ile hareket etmek zorunda kaldılar.

 

Alevi hareketi çok değerli kadrolar yetiştirdi, bu yetişkin kadrolar ayak oyunu oynayanlar tarafından tasfiye edildiler ama kendileri de yerlerinden olmuşlardı.

Son birkaç gün içerisinde yeniden bir hareketlenme başladı.

Bunlarla olmuyor, başımızın çaresine bakalım diyenler seslerini iyice yükselttiler.

Bir çok girişimlerde bulunuldu ama yeterli olunamadı, çünkü her taraf örümcek ağı gibi örülmüştü.

Sonuçta değişim rüzgarları esmeye başladı.

Şartlar ne olursa olsun Alevi hareketi yargıya gitmemeli idi. Alevi hukuku dünyadaki gelişmiş hukukların çok ilerisinde ve zamanında yerini almıştır.

 

Birkaç yıl önce iki Alevi Kanaat ve İnanç önderleri yargıya gitmişler idi, yargının kararı ne olur ise olsun her iki şahsiyette kamuoyundan çok büyük tepki aldı, itibarları sarstı.

Günümüzde bir kez daha yargıya gidildi, Muhatabı yönetim anlayışından ve hukuktan anlamaz insanlardan oluştuğu için sonuç hiç de hoş olmayan netice ile sonuçlandı.

Kaybeden taraf sanki insanları hiçe sayarmış gibi bir açıklama yaptı, bu açıklamayı da kimse ciddiye almadı.

 

Gelinen son noktada Alevi hareketinin tepe yöneticilerinin mutlaka değişmesi gerekmektedir.

Her ne kadar ABF ve HBVAKV Genel Başkanları değiştirildi ise de bu yetmemektedir.

PSAKD ve AKD nin de içi kaynamaktadır. Mutlaka tabanın sesini duyabilen, Alevi İnanç ve Öğretisinden birazcık haberdar olan insanlar işbaşına gelmelidir.

 

Alevi kurumlarının içi gericilerle, yobazlarla dolmaya başladı.

Cemevlerinde Kuran kursları, Hakka Uğurlama (Hakka yürüme) erkanlarında Gülbang ve Erkanname yerine Cenaze namazları ve Kuran okunarak farklı bir yerlere gitmeler bu yöneticiler yüzünden gelişmektedir.

 

Alevi İnanç ve öğretisinin yeniden Alevice yaşatılması için Bilim Kuruları, İnanç Kurumları, Kadın ve Gençlik Kurulları oluşmadığı sürece bugünden daha ileriye gidilmez ve birileri Aleviler adına Alevilik yaratır, Alevilere de  dayatır.

 

Değişimiz tam zamanı, hep birlikte değişim, güçlerin birlikteliğine gidilen yolları açar.

Aşk ile. 29.10.2016