HERKES İŞİNE BAKSIN
HERKES İŞİNE BAKSIN
İnsanlar bazen boyundan büyük işlere karışırlar ve yaptıklarının altında kalarak ezilirler. Bu ezilmişlik bu defa da beraberinde başkalarını ezerek tatmin olmayı getirir.
Ne yaparsanız yapın sonuç değişmiyor.
Birileri kafalarındakileri yada verilen talimatları uygularken sonu nereye varır hesabını yapamıyor.
Yaşananlara bakınca gündemi takip etmek de zor oluyor.
Geçtiğimiz günlerde yaşananlar ve içinde bulunduğumuz günler adeta birbirlerine gebe kalıyor. Biri bitmeden diğeri başlıyor.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan ortaya bir konu attı ki kendiside altından kalkamaz oldu çünkü en yakınında gözüken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç muhalefetten önce tepki göstererek gizli rakibini köşeye sıkıştırmaya şimdiden başladı bile. Bu konuya muhalefet müdahil olursa AKP nin işine yarar bilerek geri durmalılar.
Başbakan, Kız ve erkek öğrencilerin aynı binaları paylaştıklarından başlayıp aynı evi paylaştıklarına kadar gittiğini söyleyerek işleri çıkmaza soktu.
Bu konuda şikayetler varmış. Peki bu şikayetlerden Kaymakamlıkların, Valilerin, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığının niye haberi yok da doğrudan Başbakana ulaşıyor bu tip şikayetler?
Diyelim ki Başbakanlığa gitti bu tip şikayetler gereği için ilgililere talimat mı verir yoksa balon patlatır gibi açıklama yaparak herkesi huzursuz mu eder?
Üniversitede okuyan o kızların aileleri ne duruma düştü haberi var mı acaba? Bu tip olayların yaşanmasını skandal noktasına varmasını hiç kimse istemez. Bu tip olaylar varsa önce nedenleri araştırılır ve sonra çözümü için gereği yapılır. Yer sorunundan mı kaymaklanıyor, ekonomik neden mi yoksa başka şeyler mi var. Bunlarla uğraşmak ve insanların kafalarını karıştırmak yerine Hakkari Üniversitesinde yaşanan rezaletle ilgilensin ya.
Başbakana sormak gerekir resmi nikahı olmayan gençlerin bir arada yaşaması suçtur da başta kendi partisi içerisinde bulunanlar dahil çok eşli olanlara ne demeli.
Evli barklı ve çocuk sahibi bir erkek gidip bir başka kadından çocuk yaparken bu suç olmuyor mu acaba?
Bunu söylerken kız ve erkek öğrencilerin ailelerinin izni olmadan aynı evi paylaşmaları kültürümüze henüz yerleşmedi. Ama ne olursa olsun bu insanlar en az üniversite öğrencileri ve ne yaptıklarını bilen insanlardır yeter ki özgürlük adına başkalarını rahatsız etmesinler.
Bizi yönetenler bu konuda önce kendi etrafına bakmalılar. Aslında buradaki amaç insanların yatak odalarına kadar kontrolü ele geçirmenin başlangıç aşamasıdır. Bu da insanları kutuplara ayrıştırmanın en kolay yollarından birisi olmalı.
Gündemde bir başka konu da Adana Valisinin yaptıkları ve aldığı tepkiler.
Basının yazdığına göre Başbakan Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken bugün ki Adana Valisi Müfettişmiş ve Belediye Başkanlığını teftiş edenlerdenmiş birisi imiş ama devir dönmüş o Belediye Başkanı Başbakan olunca Teftişçisi Müfettiş de Vali olmuş. Nasıl Vali olunur bunu bilenler bilir ama bir Valinin ne konuşması gerektiğini de herkes bilir.
İçinde bulunduğumuz ay Muharrem ayı, yani Alevilerin Kerbela olayının yasını tuttukları aydır ve Alevilerin bu ayda bazı ritüelleri vardır. Buna herkesin saygı göstermesi gerekir.
Son birkaç yıldır Devletin tepesinde oturanlar Aleviliği yasal olarak tanımazlarken onların ritüellerini bozarak yeni şeyler yapmaya çalışıyorlar. İftar sofraları kurarak yemekleri vermektedirler.
Bakınız o fotoğraflara ve iyice inceleyiniz aralarında kaç Alevi vardır? Varsa bile kimler olduğuna bakılmalı. Ya Devletten nemalanma hesabı yapanlar yada geçmişte faydalandıklarının bedeli veya vefa borcunu yerine getirme hesabı içerisinde olanlardır. Birde iyi niyetli ama olup bitenden haberi yok sadece davete icabet edenler var.
Cumhurbaşkanına seslenmek gerekir. Bu tip uygulamaların Alevileri incittiğinden haberiniz yok mu acaba. Geçmişte yaşadığınız memleketinizde hatta Babanızın hala yaşadığı şehirdeki Alevilerde böyle Muharrem İftarı diye yemekli toplantılar duydunuz mu hiç?
Yazıktır yazık. Bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı bu tip asimilasyon politikalarına alet ediliyorsa bu ülke zor düzelir bilesiniz.
Devletin tepesinde oturan bu iki muhtereme sesleniyorum.
Bu iftarları düzenleyeceğinize önce Diyanet İşleri Başkanlığını düzeltin, sonra Aleviliği inanç olarak kabul edin sonra Alevileri eşit yurttaş olarak kabul edin ve sonrada işinize bakın. Başbakanın torunumun adını Ali koyacağım, büyük kayınbiraderimin adı Hüseyin demekle neyi kastettiğinizi kimse umursamaz. İsterse torununun adını Ali Osman, Ömer Osman, Sıddık yada ne koyarsa koysun ne önemi var. Bu sözlere Alevilerin ve aydınların karnı tok.
Bir kez daha seslenmek gerekir.
Herkes işine baksın.
12.11.2013
Abbas TAN